45. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu Üniversitemiz Ev Sahipliğinde Başladı

slide background

Meü

slide background

Meü



T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Mersin Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen 45. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu Üniversitemiz ev sahipliğinde başladı.

Sempozyum, 26 Mayıs Pazartesi günü Üniversitemiz Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezinde düzenlenen açılış programıyla başladı. Açılış programına Mersin Valisi Atilla Toros, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş, Mersin 1. İdare Mahkemesi Başkanı Mahmut Taşçı, Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdal Gökayaz, Silifke Kaymakamı Abdullah Aslaner,  Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Mehmet Çağrı Çetin ve Prof. Dr. Ahmet Hakan Öztürk, Rektör Danışmanlarımız, Dekanlarımız, Enstitü ve Yüksekokul Müdürlerimiz, akademik ve idari personel ile öğrencilerimiz katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından program, Üniversitemiz Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Çiğdem Sığırcı ve Doç. Dr. Mehmet Özkanoğlu tarafından gerçekleştirilen Şan-Gitar dinletisi ile devam etti.

“Geçmişin İzini Süren, Geleceğe Işık Tutan Bilimsel Bir Buluşmadayız”

Doğu ile Batı'nın kavuştuğu, denizin dağlarla buluştuğu, geçmişin bugün şekillendirdiği medeniyetlerin kesişim noktası olan Mersin’de değerli akademisyenleri görmekten büyük bir mutluluk duyduğunu belirten Mersin Valisi Atilla Toros, “Tarihi binlerce yıl öncesine uzanan bu coğrafyada kültürlerin kavşağında geçmişin izini süren Geleceğe ışık tutan bilimsel bir buluşmadayız. Siz kıymetli akademisyenleri, Akdeniz'in gerdanlığı, Anadolu'nun açık hava müzesi Mersin'de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Değerli bilim insanları, kıymetli misafirler, bu topraklar tarihi ve kültürel bir hafızadır. Burada yürütülen her bir kazı, sadece toprak altındaki eserleri değil, aynı zamanda insanlık tarihine dair saklı kalan uykuları da gün yüzüne çıkarır. Zira Anadolu başlı başına bir kültürel atlastır ve Mersin bu atlasın en kadim, en zengin sayfalarından biridir.” dedi.

“Her Arkeolojik Buluntu, Tarih Sahnesinde Söylenen Bir Cümledir” 

Mersin’in önemli antik kentlere ev sahipliği yaptığını ve bu konuya büyük önem verdiklerini belirten Vali Atilla Toros, “Soli Pompeiopolis sütunlarında Roma'nın izleri vardır, Uzuncaburç’ta Hellenistik dönemin sırları saklıdır. Yumuktepe, neolitik çağın sessiz ama görkemli tanıdığıdır. Gözlü Kule, insanoğlunun toprağa ve zamana bıraktığı ilk eserlerden biridir. Burada kazılan her toprak, keşfedilen her yapı, yapılan her bilimsel çalışma yalnızca bir bilgi değil, ortak hafıza inşa eder. Her çağda bir söz, her sütunda bir çağ saklıdır. Her arkeolojik kazı, bir soruya cevaptır. Her arkeolojik buluntu, tarih sahnesinde söylenen bir cümledir. Medeniyetin gelişim sürecine tutulan bir ışıktır. Her kazı, geçmişten geleceğe kurulan köprüdür. Bu nedenle arkeoloji sadece geçmişe ait bir şeyleri bulmak değil, geçmişi anlayabilme çabası, tarihin sessiz tanıklarını konuşturma sanatıdır.” ifadelerini kullandı.

“Mersin, Türkiye’nin En Zengin Arkeolojik Coğrafyalarından Birisidir”

Mersin’deki kültürel mirasımızı korumayı kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Vali Toros, “Mersin 1027 sit alanı, 1812 taşınmaz kültür varlığı ve onlarca ören yeriyle Türkiye'nin en zengin arkeolojik coğrafyalarından biridir. Bugün 11 arkeolojik kazı bu topraklarda yürütülmektedir. Silifke'den Tarsus'a, Erdemli'den Anamur'a kadar yapılan her bir kazı, Anadolu'nun kültürel derinliğini ortaya koyan eşsiz birer belgedir. Her biri tarihimizin farklı bir dönemine açılan eşsiz birer penceredir. Biz bu eşsiz mirası korumayı görev, gelecek nesillere aktarmayı ise insanlık için bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu bilinçle arkeolojik kazıları desteklemeye restorasyonlara öncülük etmeye kültürel mirasımızı korumaya kararlılıkla devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

“Mersin, Binlerce Yıllık Medeniyetlerin İzlerini Saklayan Sessiz Bir Anlatıcıdır”

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş ise konuşmasında ülkemizin en köklü bilimsel etkinliklerinden birisini bıraktığı Akdeniz’in kıyısında, Mersin’de gerçekleştiriyor olmaktan büyük bir heyecan duyduklarını dile getirdi. Gönültaş, “Mersin, yalnızca Akdeniz’in serin esintilerini taşıyan bir kıyı kenti değil; aynı zamanda, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini saklayan sessiz bir anlatıcıdır. Yumuktepe Höyüğü’nde katman katman yükselen insanlık tarihinden, Soli Pompeiopolis’in sütunlarına yansıyan görkeme; Olba’nın narin zarafetinden, Uzuncaburç’un görkemli taşlarına ve Silifke Kalesine kadar bu şehir, geçmişin tüm renklerini taşıyan önemli bir bellektir. Ancak Anadolu öyle bir coğrafya ki, Mersin’in bu özellikleri dahi onu biricik kılmıyor. Bu kadim coğrafyanın neresine baksak, geçmişin bir başka yüzüyle karşılaşıyoruz. Kars’tan Antalya’ya, Diyarbakır’dan Sinop’a, Çorum, Van, Kayseri ve İzmir gibi nice örnekle, ülkemizin dört bir yanındaki şehirler toprağın altında saklı hikâyelerini bizlere sabırla fısıldıyor. Bu sesi duyan, anlamlandıran ve insanlık tarihine kazandıran ise siz değerli bilim insanlarımızsınız.” dedi.

“Ülkemizin Kültürel Mirasına Derin Bağlılık Duyuyor, Bu Mirası Gelecek Kuşaklara Aktarmak İçin Çaba Gösteriyoruz”

2024 yılında, bakanlık bünyesinde 173’ü Türk, 30’u yabancı olmak üzere toplam 203 kararnameli kazı, ayrıca 8 sualtı kazısı, 156 kurtarma kazısı ve 60 müze başkanlığında yürütülen kazının hayata geçtiğini belirten Gönültaş, “Bu yoğun faaliyetin gerektirdiği maddi kaynak ihtiyacını karşılamak üzere, Sayın Bakanımızın doğrudan girişimleriyle kazı ve koruma çalışmalarına tahsis edilen ödenek miktarı 2024 yılında rekor düzeye ulaşmıştır. Sadece Geleceğe Miras Projesi kapsamında kullandığımız kaynak 3,4 milyar TL’ye ulaşırken, 2025 yılı kazı çalışmalarına ve bu alanlardaki restorasyon faaliyetlerine ayrılan bütçenin ise 5,3 milyar TL olduğunu sizlere bildirmekten memnuniyet duyuyorum.” şeklinde konuştu.

Gönültaş konuşmasını T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği projelerle ilgili bilgiler vererek sürdürdüğü konuşmasını, sempozyuma katkı sunan tüm bilim insanlarımıza, kazı başkanlarımıza, araştırmacılara, müze çalışanlarımıza, il müdürlüklerimize ve sahada görev yapan herkese teşekkür ederek tamamladı.

“Böylesi Önemli Bir Etkinliğe Mersin Üniversitesi Olarak Ev Sahipliği Yapmaktan Gurur Duyuyoruz”

Değerli konukları ve bilim insanlarını Üniversitemizde ağırlamaktan dolayı büyük bir gurur duyduklarını belirten Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Hakan Öztürk, “Anadolu’nun zengin kültürel mirasının ilgi çekici ve iyi korunmuş örnekleri Mersin’de bulunmaktadır. Çağlar boyunca sahip olduğu stratejik önem sayesinde Mersin, tarih boyunca doğu ile batı arasındaki ticaretin geçiş noktası, Kıbrıs ile Anadolu arasında bir bağlantı ve doğal kaynaklarıyla her dönem cazibe merkezi olmuştur. Bu tarihî süreç içerisinde çok sayıda antik yerleşim Mersin’de kurulmuştur. Mersin Üniversitesi olarak araştırma politikalarımızı bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında sürdürülebilir kalkınma hedeflerini dikkate alarak şekillendiriyoruz. Ülke politikaları doğrultusunda öncelikli alanlarımızı belirlerken, kentimizin sahip olduğu zengin kültürel mirası korumayı, tanıtmayı ve gelecek nesillere aktarmayı da bir görev kabul ediyoruz.” dedi.

“Üniversitemizin Arkeoloji Alanındaki Çalışmaları Artarak Devam Edecek”

Üniversitemizin Arkeoloji alanındaki faaliyetlerinden konuklara bahseden Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Öztürk, “Kültür ve Turizm Bakanlığımızın izinleriyle Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümlerimiz Mersin’in farklı noktalarında çok sayıda arkeolojik araştırma ve kazı yürütmektedir. Uzuncaburç ve Kızkalesi’nde sürdürülen geniş kapsamlı kazı çalışmalarının yanı sıra, ilimizdeki müzelerle iş birliği içinde, öğretim üyelerimizin bilimsel danışmanlıklarında yürütülen birçok proje de başarıyla devam etmektedir. Ayrıca, Üniversitemiz bünyesinde faaliyet gösteren Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi, düzenlediği sempozyumların yanı sıra, Türkiye’de devlet üniversiteleri arasında arkeoloji alanında tek örnek olan ve AHCI indeksinde yer alan OLBA dergisiyle ülkemiz arkeolojisine uluslararası düzeyde katkı sunmaktadır. Üniversitemizin arkeoloji alanındaki çalışmaları artarak devam edecektir. Çünkü biliyoruz ki bir kentin geçmişine sahip çıkması, geleceğini daha sağlıklı planlamasını ve doğru kararlar almasını sağlayacaktır. Bu bağlamda, Üniversitemizin komşusu olan antik Soli kenti kazılarının da Üniversitemiz çatısı altında yürütülmesi, bizler için ayrı bir anlam taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Ahmet Hakan Öztürk konuşmasını, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen başta Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü olmak üzere tüm Bakanlık yetkililerine, bilim kurulu üyelerine, organizasyon komitesine, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü öğretim elemanlarımıza ile öğrencilerimize ve bildirileriyle katkı sunan tüm araştırmacılara teşekkür ederek tamamladı.

Sempozyumun bilimsel altyapısını oluşturan Bilim Kurulu adına konuşmalarını yapan Mersin Yumuktepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Giulio Palumbi ise, kendi kariyeri ve ülkemizdeki arkeoloji alanında yaşanan gelişmelerden bahsetti.

Konuşmaların ardından, yakın zamanda hayatını kaybeden Kaman-Kalehöyük arkeoloji kazılarının öncüsü, Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü’nün kurucusu ve Dr. Sachihiro Omura’nın öz geçmişi okundu.

45. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu Hakkında Bilgiler

1979 yılından beri gerçekleştirilen sempozyum, arkeoloji alanında ülkemizde gerçekleştirilen en önemli bilimsel faaliyet olmakla kalmayıp, kapsamı itibariyle dünya çapında gerçekleştirilen sayılı bilimsel faaliyetlerden birisidir. 1979-2003 yılları arasında Ankara dışında İstanbul, İzmir (2 kez) ve Çanakkale’de düzenlenen sempozyum, 2004 yılından itibaren Üniversitelerin katkıları ile farklı şehirlerde düzenlenmeye başlanmıştır.

45.’si, 26-30 Mayıs tarihleri arasında Üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleştirilecek sempozyumda, ülkemizde 2024 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile Türk ve yabancı bilim insanlarınca gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, yüzey araştırmaları ve bu çalışmalar kapsamında yapılan arkeometrik çalışmalara ilişkin bildiriler yer alacak. 

Sempozyumda, hafta boyunca beş ayrı salonda, 382 bilim insanı tarafından Kazı Sonuçları Toplantısı’nda 270, Araştırma Sonuçları Toplantısı’nda 96 ve Arkeometri Sonuçları Toplantısı’nda 66 olmak üzere toplam 432 bildiri sunulacak. Sempozyuma 11 farklı ülkeden 31 bilim insanı, 32 bildiri ile katılıyor.

Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü


  • 2025-05-27 15:30:28
  • 459

Güncel Haberler